Alerjik rinit (nezle) nedir?
Alerjenlere burun mukazasının alerjik reaksiyonu sonucu nezle, burun tıkanması, hapşırma, burun, göz, kulak ve boğaz kaşınması belirtileri ile kendini gösteren hastalıktır.
 
Alerjik nezle belirtileri genellikle gribal enfeksiyon belirtileri ile karışır. Alerjik nezle belirtilerinin tekrarlayıcı olması nedeniyle gribal enfeksiyondan ayrılır. Alerjik nezlede ilave bir hastalık yoksa ateş olmaz. Peş peşe hapşırmaların olması da gribal enfeksiyondan ayırmada önemlidir. Özellikle polenlere alerjisi olan kişilerde alerjik nezle belirtileri bahar aylarında artar.
 
Türkiye'de alerjik nezle sıklığı %3 ile 36 arasında değişmektedir. Alerjik nezle belirtileri varsa mutlaka çocuk alerji uzmanı tarafından incelenmelidir. Neye alerjinin olduğu bulunulmalı ve gerekli durumlarda alerji aşıları yapılmalıdır.
 
Alerjik Nezle Sıklığı
 
Alerjik nezle sıklığı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmaktadır. Alerjik nezle dünya nüfusunun %20 ile %40'ını etkilediği görülmektedir. Ülkemizde bugüne kadar yapılan çalışmalarda alerjik nezlenin sıklığı çocuklarda %2.9 ile %39.9 arasında olduğu görülmektedir. Son 10 yılda da sıklık giderek artmaktadır.
 
Alerjik nezlenin dünyada sıklığının artışı hakkında birçok neden öne sürülmektedir. Çocuklarda batı tipi beslenmenin daha sık olması, fazla kilo alınması, hava kirliliği, hijyen gibi bir çok faktör üzerinde durulmaktadır.
 
ALERJİK NEZLENİN BELİRTİLERİ
 
- Alerjik nezlenin en önemli belirtileri sık tekrarlayan nezle (sulu ve bol), burun kaşıntısı, burun tıkanması ve ard arda en az 4-5 defa olan hapşırmadır.
 
- Bu belirtilerin dışında kulak kaşıntısı, yumuşak damak ve boğazda kaşıntı, tat ve koku bozukluğu, sık sık burun kanaması olabilir.
 
- Birlikte göz alerjisi varsa gözlerde sulanma, kaşınma da olabilir.
 
- Geniz akıntısına bağlı öksürük, geniz akıntısının yutulması sonucu kusma, karın ağrısı ve iştah azalması gelişebilir.
 
- Ayrıca kulakta sıvı birikmesi nedeniyle işitme azalması yapabilir.
 
- Alerjik nezle enfeksiyonlara eğilim yarattığı için sık sık sinüzite neden olabilir.
 
- Burun tıkanmasına bağlı ağız sürekli açık kalması nedeniyle sık  boğaz enfeksiyonu gelişebilir. Geniz akıntısı geniz eti büyümesi yaparak horlamaya neden olabilir. Gerek geniz eti büyümesi gerek burun tıkanması nedeniyle uyku kalitesi bozulur. Genel bir yorgunluk ve bitkinlik hali vardır. Bunun sonucunda da iyi uyku alamayan çocuk okulda da başarısız olur. Ağzı açık kalan çocukta diş çürümesi de kolay gelişir.
 
- Sınav süresince burnu tıkalı veya burnu devamlı akan, gözleri kaşınan bir çocuğun sınavda başarısı mutlaka etkilenir.
 
- Alerjik nezleli çocukların alt göz kapakları altında deri renginde koyulaşma da görülür. Bu koyulaşmanın nedeni bu bölgedeki damar içindeki kanın birikmesi sonucu deri rengini koyulaştıran hemosiderin denilen pigmentin birikmesi nedeniyledir.
 
- Burunun sık sık yukarı doğru silinmesi ile burun üstünde çizgilenme görülebilir. Burun kaşınması ve akıntı nedeniyle alerjik selam olarak bilinen burnun aşağıdan yukarı doğru silinme hareketi yapılır ki bu duruma "alerjik selam" denilir.
 
- Burun üstünde cilt kızarık olabilir. Gözlerde  kızarma, göz kapaklarında şişme görülebilir.
 
- Burun içinde polip denilen şişlikler görülebilir. Bu de nefes almayı zorlaştırabilir. Polipler alerjik nezleli çocukların %5'inde görülür.
 
- 6 aylık bebekte alerjik rinit bildirilmesine rağmen çoğunlukla klinik belirtilerin ortaya çıkmasından önce 2 veya daha fazla mevsim geçmesi gerekir. Bu nedenle genelde 2 yaşında büyük çocuklarda görülmektedir. Ancak alerjik nezle belirtileri olan 2 yaş altındaki çocuklar da alerjik nezle yönünden incelenebilir.
 
- Ergenlik döneminde de tek başına alerjik nezle belirtilerinin görülmesi pik yapmaktadır.
 
- Özellikle egzamalı bir çocukta peş peşe hapşırma, nezle ve gözlerde sulanma sık sık oluyorsa alerjik nezle yönünden araştırılmalıdır.
 
Anafilaksi
Anafilaksi tüm vücutta yaygın olarak görülen döküntü, ödem, nefes darlığı, tansiyon düşmesine bağlı bilinç kaybı, kalp ve solunum sistemi fonksiyonlarında yetersizlik sonucu ölümle seyredebilen çok ağır bir alerjik reaksiyondur. 
 
Gıda alerjileri, ilaç alerjileri ve böcek sokmalarına bağlı gelişebilir. Hayati öneminden dolayı çok hızlı müdahale gerekir. Tedavi hastane şartlarını gerektirir. Ailelerin yanlarında hızla enjekte edilebilen hazır epinefrin enjeksiyonları taşımaları gerekebilir ki; bu uygulama hastaneye ulaşana kadar çocuğa zaman kazandıracaktır.
 
Tekrarlayan alerjik döküntü ile birlikte yüzünde, dudaklarında, göz kapaklarında şişme, ses kısıklığı, nefes darlığı, bayılma gibi belirtilerin görüldüğü tüm çocukların en kısa sürede alerjinin tespiti için bir çocuk alerji merkezine başvurmaları gerekir. Alerjinin ne olduğu belli olduktan sonra gerekli önlemler alınmalı ve yine çocuk alerjisi uzmanı önerisiyle hazır acil durum enjeksiyon kitlerinin sağlanması gerekir. Bu enjeksiyon kitlerinin nasıl uygulanacağı konusunda çocuğun bakımından sorumlu kişiler eğitilmeli.
 
Arı Alerjisi
Arı Alerjisi Nedir?
 
Arı sokmasıyla arı venomuna karşı vücudun aşırı reaksiyon vermesine denir. Bazen alerjik şok gibi ölümle sonuçlanabilen sonuçlara neden olabilir. 
 
Alerji Yapan Arı Çeşitleri Nelerdir?
 
Avrupa ülkelerinde alerji yapan arılar daha çok bal arılarıdır. Bal arılarının latince isimleri Apis mellifera-honey bee’dir. İkinci sıklıkta ise yaban arısı/eşek arısıdır. Eşek arısının latince ismi ise vespula spp. (v. germanica, V. vulgaris) olarak adlandırılır. 
 
Çocuklarda Astım
Astım nedir?
 
Çocuklarda astımın %90 nedeni alerjiye bağlıdır. Bu nedenle de astım hastalığına bazen alerjik astım da denilmektedir.
 
Tekrarlayan öksürük, hırıltı, nefes sıkışması olan bir çocukta astım akla gelmelidir. Astımlı çocuklar tedavi edilmezse diğer çocuklara göre daha az fiziksel aktivite yaparlar ve kilo alabilirler. Çünkü astımlı çocuklar egzersiz yaptıkları zaman öksürük veya nefes sıkışması gibi belirtiler gösterdiği için genelde aktivite yapmazlar. Özellikle geceleri ve sabah kalktıkları zaman şikayetleri olur.
 
Astımın bir çok nedeni vardır. Genellikle bir çocukta birden fazla neden vardır. Öksürük, tekrarlayan bronşit ve nefes sıkışması, özellikle egzersiz sırasında olduğu zaman astım olabileceğini gösteren bir ip ucudur.
 
Alerjik AstımTeşhisi
 
Astım teşhisi koymak bazen zordur. Astımın teşhisini koyacak tek bir test maalesef yoktur. Astımlı çocuklar genellikle çocuk alerji uzmanlarına yönlendirilir. Çünkü çocuk alerji uzmanları astım teşhis ve tedavisinde özel eğitim alan uzmanlardır.
 
Çocuğunuzun alerji uzmanı genellikle çocuktaki belirtilerin ciddiyeti öğrenmek için çeşitli sorular sormaktadır. Şikayetleri ne sıklıkta olduğu, uykusunu bozup bozmadığını öğrenmek ister.
 
Bebeklerde teşhis koymak için çok dikkatli olmak gerekir. Çünkü bebeklerdeki astım belirtileri çok farklı nedenlerle olabilir. Çok farklı tedavilere gerek olabilir.
 
Astımı tetikleyen en sık iki tetikleyici neden soguk algınlığı ve alerjenlerdir. Bebeklikten sonra alerjiler özellikle önemli olmaya başlar. Astımlı çocuklarda astımın teşhis ve tedavisi için alerji yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
Çocuk 5 yaşından büyükse akciğer fonksiyon testleri ile akciğer fonksiyonları değerlendirilmelidir. Bazen akciğer enflamasyonu gösteren testler yapılır. Bazen akciğer grafisi gerekebilir. Bağışıklık sistemi testleri ve ter testi gerekebilir.
 
Alerjik Astım Tedavisi
 
Öncelikle astımı tetikleyen nedenlerden korunmak gerekir. Çocuklarda en sık neden alerjisir. Örneğin ev tozu akar alerjsi olanlar için ev tozu akarları için önlem alınmalıdır. Astımı tetikleyen faktörlerden uzak kalınmalıdır.Çocuk alerji uzmanınız çocuğun durumuna göre tedaviyi planlayacaktır. Takiplere göre astımlı çocuğun tedavisi ayarlanır.
 
Astım ilaçları hazne ile kullanılabilir, nebulizatör ile veya büyük çocuklarda doğrudan uygulanabilmektedir. Hangi yönetimin çocuk için uygun olacağı çocuk alerji uzmanınca belirlenmektedir.
 
Astım ilaçları rahatlatıcı ilaçlar ve iyileştirici ilaçlar olarak ikiye ayrılır. Rahatlatıcı ilaçlar sadece öksürük veye nefes sıkışması olduğu zaman kullanılan ilaçlardır. İyileştirici ilaçlar ise çocuğun şikayetlerine göre gerekirse kullanılmaktadır.
 
Çocuklarda Bahar Alerjisi
Kış mevsiminin bitmesiyle birlikte Mart ve Nisan aylarında baharın güzel günleri bizleri bekliyor. Bahar ayı hepimizin sevdiği aylar olmakla birlikte dikkat etmemiz gerekenler vardır. Bahar aylarında sıklıkla bahar yorgunluğu, grip, soğuk algınlığı, ishal gibi hastalıklar yanında alerjik hastalıkların belirtileri de kendini göstermektedir. Allerjik hastalıklardan ise alerjik nezle, göz allerjisi ve astım bahar ayının en önemli hastalıklarıdır.
 
Bahar alerjisi nedir? Bahar ayları olan mart, nisan ve mayısta polenlerin havaya yayılmasıyla birlikte burun kaşınması, hapşırma, nezle, burun tıkanması, gözlerde sulanma, kaşınma gibi alerjik nezle, göz alerjisi belirtilerinin görülmesine bahar.alerjisi denir. 
 
Bahar aylarında ayrıca sık sık öksürük, nefes sıkışması gibi astım belirtileri de görülebilmektedir. Çocuklarda genellikle alerjik nezle astımla birlikte görülür.Bahar alerjisi polen alerjisi olarak da bilinmektedir. Çünkü bahar alerjisinin asıl nedeni polenlerin olması nedeniyledir.
 
Bahar alerjisinin belirtileri nelerdir?
 
Bahar alerjisi bahar aylarında sık nezle, burun tıkanması, peşpeşe hapşırma, burunda kaşınma, damakta kaşıntı, kulakta kaşıntı, sık burun kanaması gibi alerjik nezle belirtileri, gözlerde sulanma, kaşınma gibi göz alerjisi belirtileri, sık öksürük, nefes sıkışması gibi astım belirtileri bahar alerjisinin en önemli belirtileridir.
 
Bu belirtiler özellikle bahar aylarında oluyorsa bahar alerjisi mutlaka akla gelmelidir.
 
Bahar alerjisi olan çocuklar kokulara çok hassastır. Bahar alerjisi gözde, burunda ve akciğerde hasarlar oluşturmaktadır. Bu nedenle burun, göz ve akciğerler aşırı hassastır. Kokulara da aşırı hassas olurlar. Bahar alerjisi olan çocuklar kokulara aşırı hassas oldukları için çamaşırların parfümsüz detarjanla yıkanması ve ev temizliğinde kokusuz ürünlerin kullanılması önemlidir.
 
Bahar alerjisi yorgunluk yapar ve okul başarısını etkiler. Bahar alerjisi olan çocukların genellikle burunları tıkalı olduğu için uyku kaliteleri de bozulur. İyi bir uyku alamayan çocuklar ise gün boyu kendilerini yorgun ve halsiz hisseder. Bu da okul başarısını ciddi bir şekilde etkilemektedir.
 
Bahar alerjisi belirtileri ne zaman başlar?
 
Bahar alerjisi belirtileri Mart ayında başlar. Mart ayında ilk ortaya çıkan polenler ağaç polenleridir. Nisan Mayıs ayında ise ot polenleri kendini gösterir. Temmuz ayından ekim ayına kadar ise yabani ot polenleri kendini gösterir. Hangi polenin alerji yaptığının öğrenilmesi ne zaman önlem alınacağının öğrenilmesi açısından çok önemlidir.
 
Bahar alerjisi teşhisi nasıl konulur?
 
Bahar alerjisi belirtileri gösteren çocuklar “çocuk allerji uzmanları” tarafından dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Teşhis koymak için bazı testler yapılmaktadır. Bu testlerden en önemlisi ciltten yapılan allerji testleridir.
 
Doğru teknikle, doğru alerjenlerle yapılacak test çok önemlidir. Tek başına allerji testleri teşhis koydurmamaktadır.  Çocuk alerji uzmanları tarafında çocuktaki belirtiler ile allerji test sonuçları arasında değerlendirme yapılarak kesin teşhis konulmalıdır.
 
Alerji testleri kandan yaptırılabilir mi?

Kandan allerji testleri çok doğru sonuç vermeyebilir. Ayrıca kandan yapılan testler  pahalıdır. Bu sebepten en doğru sonucu ciltten yapılan allerji testleri verdiği için kan yerine ciltten yapılan allerji testleri tercih edlmektedir. Sadece ciltte problemi olan veya cilt testlerini etkileyen ilaç kullanan çocuklarda bu testi kandan yapmaya tercih etmekteyiz.

 
Alerji testleri kaç yaşında yapılır?

Allerji testleri yenidoğan döneminden itibaren yapılabilmekle birlikte polen allerjisi için alerji testi genellikle 2 yaşından sonra tercih edilmektedir. Bunun sebebi alerji gelişebilmesi için en az iki polen mevsimi ile karşı karşıya kalmak gerektiği içindir.

 
Bahar alerjisi teşhisi neden önemlidir?
 
Bahar alerjisi sık sinüzit, geniz eti büyümesi, sık kulak iltihabı gibi sonuçlara neden olabilir. Okul performansını çok etkiler. Allerjik nezleli her beş çocuktan birisi ilerde astıma ilerleyebilir. Bu sebepten teşhis önemlidir.
 
Çocuklarda Besin Alerjileri
Herhangi bir besinin alındıktan sonra bağışıklık sistemi tarafından yanlışlıkla yabancı bir madde olarak tanınıp buna karşı değişik mekanizmalarla vücudun reaksiyon göstererek alerji belirtilerinin ortaya çıkmasına Besin Alerjisi denir.
 
Besin Alerjisi Sıklığı
 
Besin alerjisi genellikle 1-2 yaşından önce görülmektedir ve 3 yaş altında görülme sıklığı %6 iken yetişkinlerde bu sıklık %1-2 civarına düşmektedir.
 
En Sık Rastlanan Alerjik Besin Grupları
 
Her besinin alerjik reaksiyonlara neden olması mümkün olmakla birlikte tüm alerjik besin reaksiyonlarının % 90’ından 8 temel besin sorumludur. Bunlar süt, yumurta, yerfıstığı, soya, buğday, ağaç fıstıkları (ceviz, badem, Antep fıstığı, vs), balık ve kabuklu deniz hayvanlarıdır.
 
Besin alerjisi belirtileri
 
Besin alerjisi belirtiler besin alımından sonra ağız etrafında kızarıklık, yüzde veya vücutta kızarıklık, kaşıntı, dil ve dudakta şişme, egzama belirtileri sıklıkla görülen belirtilerdir. Bu belirtilerden başka akciğerde hırıltı, öksürük, nefes sıkışması, burun akıntısı, burun tıkanıklığı kanlı kaka, kabızlık, kusma, şiddetli gaz ağrısı ve alerjik şok belirtileri gibi birçok belirtilere neden olabilir.
 
Besin alerji teşhisi
 
Çocuklarda besin alerjisini düşündüren durumlar oluştuğunda ciltten alerji testleri, kandan alerji testleri, alerjen besinlerin alımına ara verilmesi ve daha sonra besin yükleme testleri gibi testler yapılarak çocuk alerji uzmanlarınca tanı konulmaktadır.
 
*   Gıda alerji testi 
*   Besin eliminasyonu
*   Besin yükleme testi
*   Besin günlüğü
 
Besin Alerjisi Tedavisi
 
*   Diyet
*   Besin alerjisinde ilaç tedavisi
*   Besin alerjisinin aşı tedavisi
Çocuklarda Böcek Alerjisi

Alerjik reaksiyona neden olan böcekler genelde arılar ve karıncalardır. Arılar alerjik şoka neden olabilir. İnsanların %50 ile %90’nında yaşamları boyunca bir kez arı sokar. Genelde ciddi bir reaksiyona neden olmamasına rağmen bazı kişilerde alerji gelişir. Alerji gelişen bazı kişilerde ise alerjik şoka neden olarak ölüme neden olabilir. Arı dışındaki böceklerin alerjik şoka neden olması çok nadirdir.

Çocuklarda Egzama (Atopik Dermatit)
Egzama (Atopik Dermatit) 
 
Çocuklarda en sık görülen, uzun süre devem edebilen, tekrarlamalar gösteren alerjik deri hastalığıdır.
 
Egzama Görülme Sıklığı
 
Çocuklarda görülme sıklığı  %15-20 arasında iken yetişkinlerde %1-3 arasındadır. İstanbul’da yapılan çalışmada egzama sıklığı 13-14 yaş grubunda %2.8 iken 6-7 yaş grubunda %6.5 bulunmuştur.
 
Egzama Belirtileri
 
Bebeklerde egzama diğer adıyla atopik dermatitin ilk belirtisi yanaklarda olan kızarıklıklardır. Aileler genellikle öpmeyle olduğunu düşünürler. Bazı zamanlar azalır bazı zamanlar ise çok belirginleşir. Aslında alerjik yürüyüşe başlandığının ilk belirtisidir. Bebeğin büyümesiyle boyun altlarında, kol ve bacakların dış yüzeylerinde kızarıklık olmaya başlar. Bebek daha da büyümeye başlayınca artık kızarıklıklar eklem yerlerinde olmaya başlar. Bebeğin cildi kurudur. Kaşıntı ve huzursuzluk olur.
 
Egzama Teşhisi 
 
Bebeklerde yüzde kızarıklık, boyunda veya kulak arkasında kızarıklık veya eklem yerlerinde kaşıntılı, kızarıklık olması halinde egzamadan şüphelenmek gerekir. Bu belirtilerin görüldüğü bebek veya çocukların anne veya babalarında veya akrabalarında alerjik hastalıklar varsa egzamadan şüphe daha da artmaktadır. Egzama belirtileri olan bebeklerin veya çocukların muayenesi yapılır. Kızarıklığın egzamaya uygun olup olmadığı değerlendirilir.Egzamanın belirtileri varsa, aileden alınan bilgiler ve bebeğin muayenesi sonucunda egzama düşünülüyorsa nedene yönelik testler yapılmalıdır.
 
Genelde bebek doğduktan sonra 3 ay içinde belirtiler olduğu için aileler testin yapılamayacağını düşünür. Ama işin aslı öyle değildir. Alerji testleri doğumdan itibaren kandan ve ciltten her yaşta yapılabilir.
 
Egzama teşhisinde alerji testleri 
 
Çocuklarda egzama için alerji testi doğumdan itibaren yapılabilmektedir. Kandan ve ciltten alerji testleri yapılır. Kandan alerji testi cilt testine göre daha pahalı ve daha az duyarlı olduğu için genellikle deriden alerji testi yapılmaktadır.
 
Testler bebeklerde sırttan yapılırken büyük çocuklarda daha sık koldan yapılmaktadır. Alerjenler damlatılır ve alerjenlerin cildin içine nüfus etmesi sağlanır.
Çocuklarda alerji testini çocuk alerji uzmanları  tarafından yapılması doğru teşhis ve tedavi için çok önemlidir. Test doğru teknikle yapılmazsa alerji olmasına rağmen yanlış olarak saptanamayabilir veya tam tersine alerji olmadan alerji var denilerek gereksiz yere bebeğin uzun süre diyet yapmasına sebep olup bebeğin büyümesi ve gelişmesine zarar verilebilir.
 
Alerji testleri tek başına teşhis koydurmaz. Bu testin doğru değerlendirilmesi, yorumlanması ve çapraz reaksiyonlar konusunda deneyimli olunması gerekir. Test sonucunda alerji saptanmışsa bu alerjinin egzamanın asıl nedeni olup olmadığı da anlaşılmalıdır.

Alerji testinin doğru teknikle yapılması, yorumlanması, çapraz reaksiyonların değerlendirilmesi, saptanan alerjinin gerçekten egzamanın nedeni olup olmadığının belirlenmesi konularında en deneyimli olanlar ise çocuk alerji uzmanlarıdır.

 
Alerji testi nadir de olsa ciddi reaksiyonlara neden olabilir ve bu reaksiyonların tanınması ve müdahale edilebilmesi için bu konuda tecrübeli olan çocuk alerji uzmanının olması ve gerekli tıbbi ekipman ve ilaçların hazır bulundurulması çok önemlidir. 
 
Alerji testleri doğumdan itibaren kandan ve ciltten her yaşta yapılabilir.  Test için açlık veya tokluk önemli değildir. Bazı ilaçların testten 1 hafta önce alınmaması gerekir. Özellikle antihistaminikler ve öksürük şurupları kullanılmamalıdır.
 
Egzamanın Tedavisi 
 
Egzama tedavisinde alerjenlerden ve kimyasallardan korunma, cildi nemlendirme ve cilde uygulanan tedaviler yer almaktadır.
 
*  Korunma
*  Cilt temizliği ve banyo
*  Cildin nemlendirilmesi
*  Egzamalı çocuğun banyosu 
*  Egzama tedavisinde egzamayı düzelten merhemler 
*  PUVA 
*  Ultraviyole ışın tedavileri 
*  Aşı tedavisi (immunoterapi) 
*  İmmunosüpresif tedaviler 
*  Antiseptik tekstil ürünleri (ipek giysiler)
 
Egzama Nedenleri
 
Cildin yapısında bulunan yağ miktarında ve içeriğinde değişme olur. Cildin yapısındaki bu değişme sonucunda deriden yoğun su kaybı olur. Su kaybı dirençli kaşıntıya neden olur. Cildin yapısının bozulmasıyla alerjik gıdalar veya çeşitli kimyasal maddeler cilde daha fazla zarar vererek iltihap hücrelerin cilt bölgesine toplanmasına neden olur. Bu olaylar sonucunda da ciltte egzamanın belirtileri ile karşılaşırız.
 
Egzama gelişmesinde genetik çok önemlidir. Filaggrin mutasyonu denilen genetik bir bozukluk egzama oluşmasında önemlidir. Bu genetik bozukluk sonucu cildi dış etkenlerden koruyan bariyer özelliğinde bozulma görülmektedir.
 
Bebeklerde görülen egzamada en önemli neden gıda alerjisidir. Tedaviye başlanmadan önce nedenin ne olduğu net olarak belirlenmelidir. Aksi taktirde egzamalı çocuklara genellikle nemlendirici ve kortizonlu merhemler verilir. Düzelir gibi olur ama bir türlü düzelmez, tedaviye yanıt vermez. Çünkü altta yatan neden gıda alerjisi olup alerjik gıdaya devam edildikçe hastalık son bulmaz. Bu nedenle kesin sebebin bulunması gerekmektedir.
 
Çocuklarda Ev Tozu Alerjisi
Büyük şehirlerde yaşayan çocuklarda astım /alerjik bronşitin en önde gelen nedeni ev tozu akar alerjisidir. 
Çocuğunuzun ev tozuna alerjisi varsa bulunduğu çevredeki toz miktarının en aza indirilmesi gerekir. Öncelikle evde tozu en fazla barındıran halılardan kurtulmalısınız. Yıkanabilen kilimler sizin için daha uygun bir seçenek olacaktır. Evinizin rutubetsiz ve güneş gören bir ev olması ev tozu akar sayısını azaltacaktır.  Parlak zeminde sık yapılan ıslak temizlik ve HEPA filtreli elektrik süpürgeleri de evdeki toz miktarını azaltacaktır.
 
Çocuğunuz en çok yatağında ev tozuna maruz kalır. Gece boyu sağdan sola dönen çocuk yatak ve yastıktan bol miktarda akar ve akar artıklarına temas eder. İçi yün ile doldurulmuş yatak, yastık ve yorganlar sentetik dolgu maddelerine göre daha çok ev tozu akarı barındırır. Bu yüzden dolgu maddesinin sentetik olması önerilir.
 
Yataktaki tozdan korunmanın en önemli yolu özel alerji kılıfları kullanmaktır. Ticari olarak satılan fermuarlı sıkı dokunmuş pamuktan üretilmiş bu kılıflar çocuklar yatak, yastık ve yorgan arasına akarların geçemeyeceği bir engel koymaktadır. Ev tozu akarları yataktan çocuğa geçememektedir.
 
Çocuklarda İnek Sütü Alerjisi
Çocuğun ya da bebeğin inek sütü veya inek sütü içeren bir gıda alımından sonra bir veya birden fazla süt proteinine karşı immünolojik reaksiyon sonucu çocukta dudak etrafında kızarıklık, yüzde kızarıklık, vücutta kızarıklık ve kaşıntı gibi ciltte belirtilerin görülmesi, kakada kan görülmesi, egzama gibi alerjik belirtilerin ortaya çıkmasına inek sütü proteini alerjisi denir.
 
İnek Sütü Alerjisinin Türleri
 
Üç tiptir. Tip 1, tip 2 ve tip 1 ile tip 2’nin birlikte olduğu mikst tip olmak üzere 3 türdür.  Tip 1 ciddi alerjik reaksiyonlara neden olabilir ve genellikle ilk 2 saatte belirtiler görülebilir. Tip 2 ve mikst tip ise 2 saatten daha sonra belirtiler görülür ve düzelme şansı genellikle daha yüksektir.
 
İnek Sütü Alerjisi Görülme Sıklığı
 
Çocuklarda inek sütüne alerji sıklıkla 1 yaşından önce başlar ve çoğunlukla  3 yaşında son bulur. İnek sütü proteinine reaksiyon sıklığı %5-15 arasında görülmektedir. Bu reaksiyonların çoğu alerji değildir. Çocuklarda inek sütü proteinine alerji ise %2-6 arasında görülmektedir. 
 
Bebeğin ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir.
İlk 6 ay sadece anne sütü alanlarda inek sütü alerjisi bin çocuktan beşinde görülmektedir. Yani anne sütü ile bebeğin beslenmesi inek sütü alerjsi gelişmesine karşı koruyucudur. 
 
İnek Sütü Alerjisinin Önemi
 
İnek sütü proteinine alerji gelişen bebeklerin inek sütü içeren bir gıda alması ile ciddi alerjik reaksiyonlar görülebilmektedir. Ciddi alerjisi olan çocuklarda alerjik şok dediğimiz hayatı tehtit eden bir durumla karşı karşıya kalabiliriz. Ayrıca iyi bir diyet düzenlenmediği takdirde büyümede durma ve yetersizlikle sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle inek sütü proteini alerjisi önemsenmelidir.
 
İnek Sütü Alerjisi Belirtileri
 
İnek sütü alımından hemen sonra veya ilk 2 saatte ciltte kızarıklık, kaşıntı, akciğerde hırıltı, öksürük, anjioödem ve alerjik şok belirtileri görülebilir. İnek sütü almından 2 saatten daha sonra veya birkaç gün içinde görülebilen belirtiler ise kakada kan görülmesi, kabızlık, reflü, egzama (atopik dermatit), 3 saatten daha uzun süren gaz sancısı , akciğerde pulmoner hemosiderozis dediğimiz akciğerde kanamalar, barsak ve midede alerjik reaksiyonlar şeklinde belirti gösterebilir.
 
Sonuçta şu durumlarda inek sütü proteini alerjisinden şüphelenmek gerekir
 
- İnek sütü veya inek sütü proteini içeren mama alımından sonra
- Dudak etrafında kızarıklık, vücutta kızarıklıklar, dilde ve dudakta şişme 
- Sık öksürük ve hırıltı
- Nefes sıkışması ve kendinden geçme gibi alerjik şok belirtileri 
- Egzama 
- Kakada kan görülmesi
- Tedaviye cevap vermeyen kabızlık
- Nedeni bilinmeyen sık sık kusma
- Gaz sancısı  günde 3 saatten daha uzun sürüyor ve 3 haftadan daha uzun görülüyorsa akla inek sütü alerjisi gelmeli ve çocuk alerji uzmanı ile temasa geçilmelidir.
 
İnek Sütü Alerjisi Nedeni 
 
İnek sütündeki proteinlere karşı vücudun alerjik reaksiyon vermesiyle olur. İnek sütü içinde kazein ve Whey proteinlerine karşı alerjik reaksiyon gelişir. Alerjik hastalıklarda genetik çok önemlidir. Anne ve babasında alerjik hastalık olan çocuklarda inek sütü alerjisi riski de yüksektir. Ailede astım, alerjik nezle, egzama, besin alerjisi gibi alerjik hastalık olan bebeklerde inek sütü alerjisi gelişme riski daha yüksektir.
 
 
İnek Sütü Alerjisi Teşhisi
 
İnek sütü alerjisi belirtileri olan bebek ve çocuklar çocuk alerji uzmanlarınca incelenir. İnek sütü alerjisi düşünülüyorsa ciltten alerji testi yapılır. Gerekirse kandan da inek sütü alerjisine ve diğer sık alerjiye neden olan gıdalara bakılır. Bu testler sonucunda çıkan alerjinin derecesine göre hareket edilir. Bu nedenle alerji testinin çocuk alerji uzmanı tarafında , doğru teknikle ve metotla yapılması çok önemlidir. Alerji derecesine göre yükleme testi yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Deneyimsiz kişilerce test yapılması çok ciddi istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Sadece test sonuçlarına göre diyet verilmesi ise son derece sakıncalıdır. Gereksiz diyete ve bunun sonucunda da çocuğun büyümesinde ve gelişmesinde bozulmaya neden olabilir. Sonuç olarak teşhis ayrıntılı öykü, alerji testleri, eliminasyon diyeti ve gerekli durumlarda yükleme testi ile konur. Sadece kan testleri ile inek sütü alerjisi teşhisi konulmaz.
 
İnek Sütü Alerjisi Tedavisi
 
İnek sütü alerjisi tedavisinde diyet, ilaç tedavisi ve oral dezentizasyon olarak 3 şekilde tedavi vardır.
 
İnek sütü alerjisinde diyet
 
Diyet tedavinin en önemli parçasıdır. Öncelikle inek sütü proteini içeren gıdalar tüketilmemelidir. İnek sütüne çapraz reaksiyon gösteren gıdaların da verilmemesi önemlidir.
 
İnek sütü alerjisinde Oral immünoterapi (Aşı tedavisi),
 
Hastaları desensitize (besine alıştırma) etmek ve kalıcı tolerans (inek sütü alerjisinin düzelmesi) geliştirmek amacı ile küçük dozlardan başlayarak düzenli olarak artan dozlarda inek sütü alerjenlerinin ağızdan verilmesidir.
Henüz standart bir protokolü olmadığı için deneme aşamasındadır. Başarılı sonuçlar bildirilmektedir. Ancak tedavi sırasında uyum sorunu olanlarda ciddi reaksiyonlar görülebilmektedir.
 
Bu tedavi 3 yaşından sonra uygulanabilmekle birlikte genellikle 5 yaşından sonra tavsiye edilmektedir. Çünkü inek sütü alerjisinin 5 yaşına kadar kendi kendine düzelme şansı yüksektir.
 
İnek Sütü Alerjisinde İlaç Tedavisi 
 
İnek sütü alerjisinde ilaç tedavisi yoktur. İnek sütü alerjisine bağlı egzaması ve kaşıntısı  olan çocuklarda kaşıntıya yönelik ilaçlar ve cildi düzeltici kremler ve nemlendiriciler kullanılabilir. Nefes sıkışması ve hırıltı olanlarda nefes açıcı ilaçlar kullanılabilir. Ciddi alerjik reaksiyonlarda (alerjik şokta) epinefrin (adrenalin) oto-enjektör uygulanabilir.  
 
Çocuklarda Polen Alerjisi
Polen alerjisi nedir?
 
Bahar ayları olan mart, nisan ve mayısta polenlerin havaya yayılmasıyla birlikte burun kaşınması, hapşırma, nezle, burun tıkanması, gözlerde sulanma, kaşınma gibi alerjik nezle, göz alerjisi belirtilerinin görülmesine polen alerjisi veya bahar alerjisi denir.
 
Polen alerjisine bahar alerjisi olarak da bilinmektedir. Çünkü polen alerjisinin  bahar aylarında kendini göstermesi nedeniyledir.
 
Polen alerjisinin belirtileri nelerdir?
 
Polen alerjisi alerjik nezle, göz alerjisi ve astıma belirtilerine neden olur.
 
Polen alerjisi bahar aylarında sık nezle, burun tıkanması, peşpeşe hapşırma, burunda kaşınma, damakta kaşıntı, kulakta kaşıntı, sık burun kanaması gibi alerjik nezle belirtileri, gözlerde sulanma, kaşınma gibi göz alerjisi belirtileri, sık öksürük, nefes sıkışması gibi astım belirtileri polen alerjisinin en önemli belirtileridir.
 
Bu belirtiler özellikle bahar aylarında oluyorsa polen alerjisi mutlaka akla gelmelidir.
 
Polen alerjisi yorgunluk yapar ve okul başarısını etkiler. Polen alerjisi olan çocukların genellikle burunları tıkalı olduğu için uyku kaliteleri de bozulur. İyi bir uyku alamayan çocuklar ise gün boyu kendilerini yorgun ve halsiz hisseder. Bu da okul başarısını ciddi bir şekilde etkilemektedir.
 
Polen alerjisi belirtileri ne zaman başlar?
 
Polen alerjisi belirtileri Mart ayında başlar. Mart ayında ilk ortaya çıkan polenler ağaç polenleridir. Nisan Mayıs ayında ise ot polenleri kendini gösterir. Temmuz ayından ekim ayına kadar ise yabani ot polenleri kendini gösterir. Hangi polenin alerji yaptığının öğrenilmesi ne zaman önlem alınacağının öğrenilmesi açısından çok önemlidir.
 
Polen alerjisi teşhisi nasıl konulur?
 
Polen alerjisi belirtileri gösteren çocuklar “çocuk alerji uzmanları” tarafından dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Teşhis koymak için bazı testler yapılmaktadır. Bu testlerden en önemlisi ciltten yapılan alerji testleridir.
 
Çocuklar yetişkinlerin minyatürü değildir.  Doğru teknikle, doğru alerjenlerle yapılacak test çok önemlidir. Tek başına alerji testleri teşhis koydurmamaktadır. Çocuk alerji uzmanları tarafından çocuktaki belirtiler ile alerji test sonuçları arasında değerlendirme yapılarak kesin teşhis konulmalıdır.
 
Alerji testlerini kandan yaptırılabilir mi?.
 
Ciltte problemi olan veya cilt testlerini etkileyen ilaç kullanan çocuklarda bu testi kandan yapmaya tercih etmekteyiz. Ayrıca kandan yapılan testler pahalıdır. Bu sebepten en doğru sonucu ciltten yapılan alerji testleri verdiği için kan yerine ciltten yapılan alerji testleri tercih edilmektedir.
 
Alerji testleri kaç yaşında yapılır?
 
Alerji testleri yenidoğan döneminden itibaren yapılabilmekle birlikte polen alerjisi için alerji testi genellikle 1-2 yaşından sonra tercih edilmektedir. Bunun sebebi alerji gelişebilmesi için en az iki polen mevsimi ile karşı karşıya kalmak gerektiği içindir.
 
Polen alerjisi teşhisi neden önemlidir?
 
Bahar alerjisi sık sinüzit, geniz eti büyümesi, sık kulak iltihabı gibi sonuçlara neden olabilir. Okul performansını çok etkiler. Polen alerjisi nedeniyle burunları tıkalı olan çocuklar geceleri rahat uyuyamaz ve sabahları yorgun kalkar. Bunun sonucu ders başarıları da etkilenir. Alerjik nezleli her beş çocuktan birisi ilerde astıma ilerleyebilir. Bu sebepten teşhis önemlidir.
 
Polen alerjisinin tedavisi?
 
Doğru teşhis konulduktan sonra polen alerjisinde  tedavi korunma, ilaç tedavisi ve gereken hastalara aşı tedavisi uygulanmaktadır.
 
Bahar ayalarında polenlerden korunmak için ne gibi önlemler alınmalıdır?
 
- Alerjik nezle, astım gibi polenlerin neden olduğu bir alerjik hastalığı olan çocuklar bazı önlemler almalıdır;
- Evden çıkarken mutlaka güneş gözlüğü takılarak polenlere temas önlenmelidir.
- Ağız yerine burundan nefes alıp verilerek burnun filtre görevi yerine getirilmelidir.
- Polenlerin yoğun olduğu günlerde dışarıda fazla dolaşılmamalıdır.
- Dışarıda kalındığı sürece her fırsatta yüzler ve burunlar suyla yıkanarak polenlerden temizlenilmelidir.
- Dışarıda vakit geçirilmişse eve gelince kıyafetler değiştirilip duş alınmalıdır.
- Polenler kıyafetlerimize de yapışmaktadır.
 
Polen alerjisi tedavisinde aşı tedavisi etkili midir?
 
Aşı tedavisi dediğimiz immunoterapi tedavisinin başarısı seçilmiş uygun hastalarda  yüksektir. Bu tedavi ile ilaç kullanım ihtiyacı azalacak, astım hastalığına ilerlemesi engellenecektir. Aşı tedavisinde cilt altına enjeksiyon ve dil altı damla şeklinde metotlar vardır . Aşılar her çocuğa özel hazırlanır. Standart bir aşı olup eczaneden gidip alınacak bir ilaç değildir. Çocuğa özel hazırlanıp yurtdışından getirtilmektedir.  Ancak çocuklarda aşı tedavisinin hangi alerjenden oluşması gerektiği ve hangi dozlarda uygulanması gerektiği sadece ve sadece çocuk alerjisi uzmanlarınca yapılmalıdır.Aksi takdirde tedavinin başarısız olmasına ve hatta çok ciddi yan tesirlerle karşı karşıya kalınabilir.
 
En sık yapılan yanlışlar nelerdir?
 
Tek başına alerji testleri tanı koydurmadığı gibi eğitim almamış hekimlerce yapılan testlerle teşhisi konulmaya çalışılması çok yanlıştır. Alerji testleri doğru teknikle yapılmalı, alerji uzmanlarınca yorumlanmalı ve doğru teşhisi konulmalıdır.
Alerji aşılarını bu konuda eğitim almamış olan alerji uzmanları dışındaki uzmanlarca yapılması da çok yanlıştır. Çünkü bu tedavi kısa süreli olmayıp en az 3 yıl süreyle devam edeceği için eğitim almış alerji uzmanlarınca yapılması ve takibi çok önemlidir.
 
Önemli notlar
 
Bahar ayında astım, alerjik nezle ve göz alerjisi belirtileri oluyorsa incelenmelidir.
 
Alerji testleri çocuklarda çocuk alerji uzmanlarınca yapılmalıdır.
 
Polen mevsiminde polenlerin yoğun olduğu saatlerde dışarıda olmamaya gayret gösterilmeli, ağız yerine burundan nefes alıp verilmelidir.
 
Polen mevsiminde polen alerjisi olanlar veya ailesinde alerjik hastalığı yoğun olanlar otomobillerinin polen filtresin değiştirmeli, hepa filtreli klimalar kullanılması uygundur.
 
Gözlerin polenlerden korunması için bahar aylarında güneş gözlüğü veya normal gözlük kullanılmalıdır. Akşamları eve gelince mutlaka kıyafetler değiştirilmeli ve duş alınmalıdır. Evden işe gidilince yüz yıkanıp ağız ve burun su le gargara edilerek polenler uzaklaştırılmalıdır.
 
Çocuklarda Ürtiker (Kurdeşen)
Çocuklarda ürtiker (kurdeşen) hastanelerin aciline başvuruya neden olan en sık alerjik cilt rahatsızlığıdır.
 
Halk arasında kurdeşen de denilen ürtiker; çocuklarda görülen, kaşıntılı ciltten kabarık ve halkalar şeklinde olan döküntülü bir hastalıktır. Çocuğun vücudunda ani başlayan, ciltten hafif kabarık, pembe kırmızı renkte, sınırları belirgin, çeşitli şekil ve büyüklükte olabilen kaşıntılı deri lezyonlarına ürtiker denir. Bu kırmızı döküntüler genelde basmakla solar. 
 
Bazen dudakta ve dilde şişmeler, el bileğinde ve ayak bileğinde şişmeler görülebilir. Bu şişmelere anjioödem denilmektedir. Ürtiker gelişen çocukların yarısında bu anjioödem görülmektedir.  Bu anjiödemler nedeniyle bazen çocukların yürümesi de kısıtlanabilir. Genellikle 1-2 hafta içinde düzelir. Bir anda tüm vücutta kaşıntı ve kızarıklık şeklinde belirmesi ve tüm vücudu etkileyebilmesi nedeniyle aileleri endişelendiren bir hastalıktır. Doğru teşhis ve tedavi ile sonuç yüz güldürücüdür.
 
Ürtikerin Türleri

Akut ve kronik, fiziksel ve diğer nedenlerle oluşan ürtiker olmak üzere 4 çeşit ürtiker vardır.

 
Akut ürtiker 6 haftadan daha kısa süren ürtikere denir. 
 
Kronik ürtiker ise 6 haftadan daha uzun sürer.  İki ürtiker çeşidinin de gösterdiği bulgular aynıdır. İki ürtiker süre bakımından ayrılır. Ancak akut ürtiker ve kronik ürtikerin nedenleri farklılık göstermektedir.
 
Fiziksel ürtiker dediğimiz soğuğa bağlı, basınca bağlı, sıcağa bağlı, güneşe bağlı, titreşime bağlı ürtiker çeşidi de vardır. Fiziksel denilmesinin sebebi dışdan uygulanan fiziksel olaylardan kaynaklanıyor olmasıdır.
 
Diğer ürtikerler grubunda ise vücut ısısı artmasına bağlı, suya bağlı, temasa bağlı ve egzersize bağlı ürtiker bulunmaktadır.
 
 
Çocuklarda Ürtikerin Nedenleri
 
Enfeksiyonlar
 
Çocuklarda ürtikerin en sık nedeni enfeksiyonlardır. Enfeksiyonlardan daha çok virüsler ürtikere neden olmaktadır. Bu virüslardan adenovirus, enterovirüs, hepatit A, B,C, influanza A, B ve parvavirus B19 ürtikere neden olabilmektedir.
 
Bazen bakterilerden E. Coli’ye bağlı idrar yolu enfeksiyonları ve B grubu streptokokların neden olduğu tonsillit de ürtikere neden olmaktadır.  
Parazitler de ürtikere neden olabilir. Özellikle makatta kaşıntı olan ve geceleri ağzından salya akan çocuklarda parazit düşünülebilir.
 
İlaçlar
 
En sık tespit edilen ürtiker nedeni ilaçlara bağlı olanlardır. 
 
Ürtikere neden olan ilaçlar penisilin ve ateş düşürücü olarak kullanılan nonsteroid anti inflamatuar ilaçlardır. İlaçların içindeki katkı maddeleri de ürtikere neden olabilmektedir. İlaçlar hemen alındıktan sonra alerji yapabildiği gibi 10 gün sonrasına kadar ürtikere  neden olabilir Hatta bazı tansiyon ilaçları 3 ay sonrasına kadar alerji yapabilir. Bu nedenle kullanılan ilaçların sorgulanması çok önemlidir.
 
Gıdalar
 
Çocuklarda gıdalar da sıklıkla ürtiker nedeni olabilmektedir. En sık yumurta ve süt alerjileri ürtiker nedeni olmaktadır. Süt ve yumurta alerjisi genellikle 1 yaşın altında ürtiker yapmaktadır. Bir yaş altında gıda alerjisi olmayanlarda bir yaşından sonra alerji gelişme olasılığı düşüktür.  Süt ve yumurta dışında yer fıstığı, buğday, fındık, deniz ürünleri, soya fasülyesi, meyvalar, süt ürünleri, çukulata ürtikere neden olabilmektedir. Domates, çilek ve kabuklu deniz ürünleri  alerji olmadan da ürtikere neden olabilmektedir.
 
Gıda Katkı Maddeleri
 
Katkı maddesi içeren gıdalar özellikle alerjik bünyeli çocuklarda alerjik bünyeli olmayanlara göre 10 kat daha fazla alerji oluşturma riski vardır. Bu katkı maddeleri gıdanın içinde bulunan boya maddesi olarak kullanılan tartrazin, suni tatlandırıcılar, sodyum sülfit ve koruyuculardır.
 
Böcek Isırmalarına Bağlı Ürtiker
 
Böcek ısırmaları da ürtiker yapabilmektedir. Özellikle havaların ısınmasıyla ortaya çıkan ürtikerde böcek ısırmaları da düşünülmelidir. Deneyimli bir hekim böcek ısırmalarına bağlı ürtikeri rahatlıkla tanıyabilmektedir. Böcek ısırmalarına bağlı ürtiker özelikle vücudun açık bölgelerinde yani boyun, kol ve bacaklarda görülmektedir.
 
Temasa Bağlı Ürtiker
 
Antijenik maddelerin deri yüzeyine teması ile oluşmaktadır. Kimyasal maddeler, lateks gibi alerjik bir madde teması ile oluşmaktadır. Daha çok alerjenin temas ettiği bölgelerde ürtiker plakların olması bize temas ürtikeri olabileceğini düşündürmektedir.
 
Strese Bağlı Ürtiker
 
Stres ürtikere neden olabilmektedir. 
 
Çocuklarda Ürtiker Teşhisi
 
Teşhis için öncelikle hasta veya hasta yakınından çok detaylı  bilgi alınması gerekir. Daha önce böyle bir döküntünün olup olmadığı, kaşıntının olup olmadığı, kullandığı ilaçlar, uygulanan tedaviler, vücuda sürülen ilaçlar, geziye veya pikniğe gidip gidilmediği, katkı maddesi olan gıdaların tüketimi, makatta kaşıntı olup olmadığı, döküntünün süresi gibi ayrıntılı olarak sorulara cevaplar alınmalıdır. Çocukta böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı, romatizmal hastalık ve tiroid hastalığı olup olmadığı sorgulanmalıdır.
 
Bu sorgulama sonrası çocuğun muayenesinde döküntünün karakteri değerlendirilir. 24 saat içinde düzelen döküntü varlığı, döküntü sonrasında morluk oluşup oluşmadığına bakılır. Önemli bir hastalık açısından muayene bulguları gözden geçirilir.
 
İlk defa olan ve çok ciddi ürtikeri olmayan çocuklara genelde bir tetkik yapmaya gerek yoktur. Ancak ciddi vakalarda veya nefes sıkışıklığı yapmış durumlarda ilk ürtiker görüldüğünde de inceleme yapılmalıdır. Birden fazla tekrarlayan ürtikeri olan çocuklar mutlaka incelenmelidir.
 
Dikkatli alınmış bilgi, muayene bulguları ve gerekli durumlarda yapılan tetkikler sonucunda deneyimli bir hekim kesin teşhisi koymaktadır.
 
Ürtiker ile Egzama Arasındaki Fark 
 
Ürtiker tüm vücutta görülen ve halkalar şeklinde kızarıklık ve kaşıntı ile kendini gösterir. Genellikle 1-2 hafta içinde düzelir ve tekrarlamaz. Egzama ise bebeklik döneminde yüzde yanaklarda görülür. Yaş büyüdükçe eklem yerlerinde özellikle el ve ayak bileğinde dizlerin arakasında olmaya eğilimlidir. Banyodan sonra cilt kuruması sık gözlenir. Tekrarlayıcıdır.
 
Sonuç olarak egzaman daha çok eklem yerlerinde kaşıntılı kızarıklık, ciltte kuruma yapar ve tekrarlayıcıdır. Ürtiker ise eklemelerden ziyade tüm vücutta döküntü yapar, döküntüler halkalar şeklinde gözlenmektedir.
 
Ürtiker ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
 
 1-Ürtikerin (kurdeşenin ) tedavisi var mı?
 
Öncelikle söylenmesi gereken ürtiker  geçici bir durum olduğudur. 1 hafta süresi içinde tüm vücudu kaplayabildiği gibi bir gün sonrasında tamamen kaybolabilir.  1 hafta süresince dalgalanma göstermektedir.
 
İlk yapılması gereken iş şüpheli ürtiker nedenini ortadan kaldırılmak olacaktır.
 
Çocuğun kaşıntısını geçirmek ve rahatlatmak önceliklidir. Kaşıntı dayanılmayacak kadar ağır ise enjeksiyon şeklinde antihistaminik ilaçlar uygulanabilir. Bunun dışında çocuğu rahatlatacak antihistaminik ilaçlar ağızdan verilmelidir. Doz ayarlanması ve süresi hekimler tarafında yapılmalıdır.
 
24 saat içinde yanıt alınmayan durumlarda diğer tedaviler de ilave edilebilir. Çok ciddi durumlarda kortizonlu ilaçlar da kullanılabilmektedir.
 
2-Hangi ürtikerli çocuk hastanede izlenmelidir?
 
Kaşıntı nedeniyle yaşam kalitesi çok bozulan, vücudun büyük bir alanını ürtiker kaplayan, ürtikerle birlikte nefes sıkışıklığı, öksürük gibi bulgular olan, şuur durumunda değişme olan, şiddetli karın ağrısı ve kusması olan, aşırı anjioödem gelişen, dilde ve dudakta aşırı şişmeler olan ve ya ciddi enfeksiyonu olan çocukların hastanede yatırılarak izlenmesi gerekir.
 
 
İlaç Alerjisi
İlaç Alerjisi Yapan İlaçlar?
 
Penisilin, sefalosporinler, sulfanamidler ve diğer antibiotikler
 
Penisilin alerjisi sıklığı %1 ile %10 arasında değişmektedir. Hayatı tehtid eden alerjik reaksiyon sıklığı ise yüz binde bir ile beş arasında değişmektedir.
 
Radyokontrast Maddeler

Hem alerjik hem alerjik olmayan reaksiyonlara neden olurlar. Alerjik olmayan ilaç reaksiyonları radyokontrast madde vermeden önce bazı ilaç reaksiyonlarını önleyebilen ilaçların verilmesiyle önlenebilir.
 
Lokal Anestezikler
 
Lokal anesteziklere karşı gelişen alerjik reaksiyonlar nadirdir. Reaksiyonlar genelde ilacın içinde bulunan koruyucu maddelere  karşıdır.
 
Genel Anestezikler
 
Genel anestezi esnasında anaflaksi gelişmesi oldukça nadirdir. Anestezi sırasında gelişen reaksiyonların %60 ile %70’i nöromusküler ilaçlara, %15’i latekse karşı gelişmektedir. Daha az sıklıkta ise hipnotiklere, antibiotiklere, plazma ürünlerine ve morfin benzeri ilaçlara alerji gelişebilmektedir. Anesteziden hemen sonra gelişen reaksiyonlar daha çok anestezik maddelere bağlı reaksiyonlarken anesteziden 1 saat sonra gelişen reaksiyonlar daha çok latekse ve kullanılan kimyasal antiseptiklere bağlıdır.
 
Asetil salisilik asit gibi non-steroid antiinflamatuar ilaçlar en sık görülen ikinci ilaç reaksiyonlarıdır. Astımı ve nazal polipi olan yetişkinlerde asetil salisilik asit duyarlılığı %25’e kadar ulaşmaktadır. 

 
 
KİSTİK FİBROZİS
Her insanda farklı özelliklerden sorumlu olan çok sayıda gen (hücrelerin içerisinde vücudumuz ile ilgili bilgileri taşıyan yapıtaşları) vardır. Bir özelliğin belirlenmesinde biri anneden, diğeri babadan gelen iki gen rol oynar. Böylece her özelliğimizden sorumlu, anne ve babamızdan bize aktarılan genlerimizdir. Hem anne, hem de baba bu hastalık için bir bozuk gen taşıyordur. Bu hastalık ile ilgili bir çift genden diğeri normal olduğu için anne ve babada hastalık bulguları görülmez. Bozuk geni taşıyan anne ve babanın çocuğu her bir gebelikte;%25 olasılıkla sağlıklı,%50 olasılıkla taşıyıcı (hastalık bulguları yoktur tamamen sağlıklıdırlar ancak bozuk geni çocuklarına aktarabilirler),%25 olasılıkla hasta olur (hasta kişide 2 gen de bozuktur).Yani taşıyıcı anne ve babadan doğacak her bir çocuk dörtte bir ihtimalle hasta olacaktır.
 
KİSTİK FİBROZİS HASTALIĞININ BELİRTİ VE BULGULARI NELERDİR?
 
Akciğerlerle ilgili olanlar;
 
Balgamlı, sık ve uzun süreli öksürük
Tekrar eden veya iyileşmeyen akciğer enfeksiyonları (zatürre, bronşit, hırıltılı solunum)
Nefes darlığı
 
Sindirim sistemi (mide ve barsaklarla) ile ilgili olanlar;
 
Yenidoğan bebeğin ilk kakasını katı ve barsaklara yapışık olması nedeniyle ilk 24 saat içerinde  çıkaramaması
Fazla miktarda, yağlı ve kötü kokulu ishal
Karında şişlik, gaz ve ağrı
İştahın iyi olmasına rağmen kilo alamama, büyüme ve gelişimin geri kalması
Bağırsağın uç kısmının (anüs)  makattan dışarıya çıkması
Bağırsak tıkanıklığı tablosu
 
Diğer sistemler ile ilgili belirti ve bulgular;
 
Terin fazla tuzlu olması
Özellikle sıcak mevsimlerde terle aşırı tuz ve su kaybı sonucu vücudun susuz ve tuzsuz kalması; ciddi  kayıplarda şok tablosu.
Ciltte yaralar ve soyulmalar; ödem
Sık tekrar eden, düzelmeyen sinüzit, nazal polip (burun eti)
Parmaklarda çomaklaşma
Karaciğer hastalığı (siroz) -safra kesesi taşları
Diyabet (şeker hastalığı)
Kısırlık (özellikle erkekte)
Kemik mineralizasyon bozuklukları (raşitizm veya osteoporoz).
 
KİSTİK FİBROZİS HASTALIĞININ TANISI NASIL KONULUR?
 
KF’li hastaların şikayetleri çok çeşitli olabilir. Bazen ailede böyle bir hastalığa sahip kardeş  olduğu için de diğer çocuklar araştırılabilir.  Böyle bir hastalık şüphesi olduğunda ilk yapılacak olan terde klor değerinin ölçülmesidir.
 
Ter testi (terde klor değerinin ölçülmesi);
 
Bu testte  hastanın ön kolundan ter bezleri uyarıldıktan sonra ter toplanır ve terde klor oranı ölçülür. Bu test hastanın canını yakmaz. KF’li bireylerin terlerindeki klor oranı yüksektir. Hastalığın tanısı için en az iki kez yüksek değer gösteren test sonucuna ihtiyaç vardır. Bazı hafif hastalığa sahip çocuklarda sınırda klor değerleri görülebilir. Bu konuda doktorunuzun yorumu önemlidir.
 
Nazal (burun) potansiyel farkı ölçümleri;
 
Bazı kliniklerde bulunan ve yaygın olmayan bu tanı yönteminde KF’li hastaların burunlarına yerleştirilen bir elektrot yardımı ile burun içi potansiyel farkı ölçülebilir. KF’li hastalarda bu değer daha negatiftir ve bazı maddeler ile burun yıkandığında potansiyel farkı değişiklikleri KF’li hastalarda sağlıklı kişilerden daha farklı olur. Özellikle ter testlerinde sınırda değerlere sahip KF’li hastaların tanıları için tercih edilecek bir testtir. Bu test hastanın canını yakmaz ancak uygulama zaman alıcıdır ve uygulanan kişinin uyumunu gerektirir.
 
Mutasyon Analizi
 
Tanı konulan hastalardan kan alınarak gendeki bozukluğun tipi de saptanabilir. Şimdiye dek hastalığa neden olan gende 2000 civarında mutasyon (gendeki bozukluk) saptanmıştır. Bir çok merkezde ülkemizde en sık görülen mutasyonların  taraması (genellikle 30-40 mutasyon) yapılabilmektedir. Çocuğun hem anne hem de babasından alınan genlerinde (iki taraflı) mutasyonun gösterilmesi ile hastalığın tanısı kesin olarak konulabilir. Taranan mutasyonların gösterilememesi çocuğun hasta olmadığı anlamına gelmez. Çünkü çocuk geriye kalan mutasyonlardan birisini veya şimdiye kadar tanımlanmamış bir mutasyonu taşıyor olabilir. Gen dizi analizi ile genetik olarak mutasyonların tanımlanması da mümkündür.
 
Anne karnında (prenatal) tanı;
 
KF olduğu bilinen bir hastanın kardeşi olacaksa veya ailede yakın akrabalarda benzer hastalık nedeni ile bebeğin araştırılması planlanmışsa  anne karnında tanı yapılabilir. Anne ve babanın taşıdıkları mutasyon ya da KF’li kardeşte hastalığa neden olan mutasyon biliniyorsa bebek anne karnındayken 11. haftada bebeği çevreleyen zarlardan (koryon villus örneklemesi) ya da 16-17. haftalarda bebeği çevreleyen sıvıdan örnek alınarak (amniyosentez) doğumdan önce tanı konabilir. Bu işlemin anneye ve bebeğe zararı ihmal edilebilecek kadar azdır. Bebeğin hasta olduğu saptanırsa ailenin izni ile düşük yaptırılabilir. Bu imkandan yararlanmak isteyen ailelerin hamile olduklarında; hatta tercihen bebek sahibi olmaya karar verdiklerinde hamile kalmadan önce izlendikleri merkezle iletişime geçmeleri gerekir.
 
Kistik fibrozis için yenidoğan tarama testi;
 
Dünya’da birçok ülkede bebeklerden doğum sonrası ilk hafta içerisinde  alınan topuk kanlarından yapılan testler (İmmün reaktif tripsinojen ve bazı ülkelerde birlikte mutasyon analizi)  ile tanı konulabilmektedir. Tanıyı doğrulamak için bu bebeklere daha sonra ter testi yapılmalıdır. Ülkemizde KF hastalığı için yenidoğan tarama testleri henüz başlanması için ön hazırlıklar yapılmaktadır.
 
KİSTİK FİBROZİSTE TEDAVİ
 
KF’de yaşam süresini ve kalitesini etkileyen organ akciğerlerdir, hastanın beslenme durumu da çok önemlidir. Bu nedenle tedavide amaç, akciğer hasarını en aza indirmek ve beslenmeyi düzenleyerek hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve yaşam süresini uzatmaktır. Tedavi ömür boyu  devam edecektir.
Tedavi ekip işidir; ekipte çocuk göğüs hastalıkları, gastroenteroloji, endokrinoloji ve çocuk ruh sağlığı uzmanları, hemşire, göğüs fizyoterapisti ve diyetisyen bulunmalıdır. Ancak tedaviden sorumlu olan kişiler yalnızca sağlık çalışanları değildir, aile bireylerinin de (anne-baba-kardeşler) tedavi edici takımın içinde yer almaları gerekmektedir. Hastaların yaşları büyüdükçe kendi tedavi sorumluluklarının üstlenmelerine çalışılmalıdır.
 
Hastaların hiçbir zaman sigara içmemeleri, sigara içilen ortamlarda bulunmamaları gerekir. Solunum yolu enfeksiyonu olan  kişilerden uzak tutulmaları ve el yıkanmasına önem verilmesi de önemlidir.
 
KF yaşam boyu süren kronik bir hastalıktır. KF’li hastalar, büyüme-gelişmelerinin izlenmesi, ilaç tedavilerinin buna göre düzenlenmesi, oluşabilecek organ işlev bozukluklarının erken saptanması ve gerekli müdahalelerin yapılması için düzenli aralıklarla kontrollere çağrılırlar.
 
Eğer ailenin şartları uygunsa ilk yıl ayda bir; daha sonra 3-6 ayda bir düzenli olarak kontrollere gelmeleri uygundur. Araya giren hastalık durumlarında daha sık kontroller gerekebilir.